Powered By Blogger

6.04.2012

İletisimi Yönetebilmek Bütün Mesele Bu



Sadece konuşmak iletişim olsaydı kelimelerde anlam aramazdık değil mi? Oysa kullandığımız kelimelerin anlamı kadar onları ifade ediş şeklimiz birbiri ile sıkı sıkıya bağlıdırlar. Beraber çalıştığım yöneticilerimden biri "bütün mesele iletişimi yönetmek" dediğinde demek istediğini zamanında anlayamamışım. Oysa bugün iş ve özel hayatımızın tamamen bunun çevresinde döndüğüne harfi harfine inanıyorum.




Satış, ürün, müşteri, bayi, çalışan arasındaki iletişimin doğru ve etkili olması işleri çok daha kolaylaştırıyor. Sorunu olduğu zamanda doğru şekilde iletmek, doğru kelime ve yaklaşımlarla aktarmak ve çözüm aramak her zaman daha geçerli. Eksik bilgi, uzun süre ertelenmiş olması, yanlış yaklaşım malesef olayları daha zor hale sokuyor. Herşey çözülse bile işimizle duygu dünyamız arasındaki yolda ayaklarımızın geri gitmesine engel olamıyoruz çoğunlukla.

Çalıştığım yöneticilerin, şirket sözcülerinin katıldıkları toplantılarda ve verdikleri röportajlarında durumları nasıl ifade ettiklerini gözlemliyorum. Örnekler vererek kullanılan ifadeler her zaman daha etkili oluyor. Genelde başlıklar da bu etkili benzetmelerden ve sözcüklerden çıkıyor aslında. Kötü giden durumları içimizden farklı şekilde(!!!) ifade etsek de bunların her zaman içsel kalması en doğrusu. Hani o sırada bir şekilde ağıza çekilmiş fermuar fotoğrafını çekip bakmak gerekli. 

Bu yüzden iletişim teknikleri eğitimleri her zaman geçerliliğini koruyor. Ağzımızdan çıkan her sözün bir etkisi, artısı, eksisi ve karşı tarafın bunu algılama biçimi var. Yöneticilerin dönem dönem çalışanları ile işe-özel hayata dair katkı sağlayacak konuşmalar yapmasının motive edici bir hareket olduğunu düşünüyorum. Hatta gündemdeki konular hakkında fikir paylaşımı toplantıları yapılmalı. İsteyen katılır, beğenen devam eder şeklinde.



Zaman zaman birilerinin içinde bulunduğumuz durumu ifade edişi, o güne kadar o olaya bakış açımızın daha dar alanlarda kısıtlandığını gösterebiliyor. Yani aralanan bir kapı ile ikinci rengi görebilmek gerekli. Tarzınıza, fikrinize uymasa bile  farklı renklerin bir palet üzerinde bulunması ile çıkıyor resimler en nihayetinde.   

Arkadaş, aile, eş, dost ilişkilerinde de böyle. Ufacık çocuğa bile olan yaklaşımımız, kelimelerimizin yumuşaklığı bizi ona göre konumlandırmasına sebep oluyor. Yanınızda çalışana hakaret edici, kırıcı sözler söylemeniz iş sonunda "emeklerime yazık olsun" la sonuçlanıyor ki malesef en gri tablolardan biri. Anne-bakıcı, anne-baba-cocuk, arkadaş-arkadaş, aile-akraba, müdür-çalışan, doktor-hasta vb. ilişkilerinde hep böyle. 

Eğer karşı tarafın iletişim kurma biçiminin sizinkinden çok daha geride olduğunu düşünüyorsanız bile bu iyi birşey çünkü doğru ve olması gerekenle, etkisi düşük olanı ayırmak için bir fırsat.


Bir de şu var ki en önemlisi de bu sanırım: kumandayı elde tutmak istiyorsak bunu mutlaka yapmamız gerekiyor. Bütün mesele bu!
Ancak bu da bir meziyet.
Kolay olmayan bir özellik.
Ama öğrenilebilir.




2.04.2012

Sahane Hatalar'la Benim Hikayem

"Şahane Hatalar" okuyucuyu gerçekle düş arasında mantıklı ve duygusal düşünmeye iten harika bir kitap.

Küçükken kitap içlerinde yol ayrımına girilen türleri çok severdim. Öyle olsun istiyorsan 35'e, böyle olsun istiyorsan başa dön diyenlerinden. İşte Şahane Hatalar seçimlerinizle sizi pek çok yola sokuyor. 

631 sayfa olmasına rağmen kitapta yolunuz tüm sayfalardan geçmeyecek ve hikayeniz ya çok kısa ya da çok uzun zaman dilimlerinde son bulabilecektir. (Seçimleriniz için kendinize vereceğiniz süre de çok önemli. Ben ciddi ciddi kafamı kitaptan kaldırıp pencereden dışarılara bakıp durdum ne yapmalıyım diyerek.)

İşte Şahane Hatalar'da benim hikayem. (Kitabı okumamış olanlar sanmasın ki bu sadece az olasılıktan biri. Hiç tahmin etmediğiniz akışlar var. İstediğiniz de kendinize yeni bir hikaye yaratabilirsiniz seçimlerinizi değiştirerek.)

Kapımın çalması ile 22 milyon dolar kazandığımı öğreniyorum. Ve hikayem başlıyor. Yapılacak o kadar çok şey var ki. En doğru kararları vererek kendi hayatımı çizeceğim. Mevcut işimden ayrılacak mıyım? Devam mı edeceğim? Kısa süreli dinlence ve ardından yeni bir başlangıç için ayrılıyorum. Sevgilim Aidan (ismini duyunca Sex&The City'deki Aidan'ı da düşünerek zengin ama mütevazi yaşantımın devam edeceğini sanıyordum ki...) aklımı çelerek kendime spor bir araba almamı öneriyor. Bu araba ile geçirdiğim trafik kazası ile evde uzunca bir süre yatmak zorunda kalıyorum. Bu zamanlarda ilişkimi düşünerek yola Aidan'la devam ediyorum. Oysa ilerleyen zamanlarda görüyorum ki başıma ne geliyorsa ondan geliyor. Bankadaki paramla aileme ve yakın çevremdeki herkese yardım ediyorum. Ve bu benim seçimim. Oysa kendime çılgınca birşey alabilirdim de. Kısa zaman içerisinde kontrol edilmesi zor bir rakamı doğru idare edemediğimi düşünüyorum. Ve finans danışmanım Jeremy'den yardım istiyorum. Aidan'ın yeni Harley motoru ilişkimizin önüne geçince Jeremy kısa süreliğine Aidan oluveriyor. Ancak yeni tanıdığım biri uğruna Aidan'dan vazgeçmemeyi seçiyorum. Ve evleniyoruz. Ancak Aidan kalan bütün parayı Unicef'e bağışlıyor ve beni terk ediyor.  Yeni başladığını sandığım hikayem gerçekten şimdi mi başlıyo yoksa burada bitiyor mu. Yeniden sıfırdan başlamak için Pankek Çiftliği'nde işe başlıyorum. Burası hem kiramı ödeyebileceğim kadar para kazandırıyor hem de dileğim kadar pankek yeme fırsatı sunuyor :) Ancak Pankek çiftliğinin sahibi Gordon tam bir pislik. Ucuzcu, sapıkça hareketleri olan katlanılmaz biri. Bu arada Aidan'ın benden daha genç biri ile benle beraberken çıkmaya başladığını da öğrenince o akşam restauranta gelen bir masa ile tartışarak Gordon'un beni işten atmasına sebep oluyorum. Ya çiftliği soyacağım, ya da sığınma evine gideceğim. Tam yol sığınma evine! Yolda bulduğum terrier karışımı ufak bir köpek artık tek varlığım. Adı: Lucky. Onu bırakmak istemesem de birilerinin sahip çıkması için kapı kapı geziyorum. Lucky'i sığınma evine sokamadığım gibi ona hiçbir yer bulamadığım için onunla bir alışveriş merkezinin arkasında kamp yapmaya başlıyorum. Hayata bak nereden nereye! Alışveriş merkezinin güvenlik görevlisi Ed bizi kameralardan fark etse de bugüne dek diğer şüphelilere yaptığını bize yapmıyor. Çünkü biz ona kendi hayatının bir kesitini hatırlatıyoruz. 6-7 gece bizi izliyor. Ed küçükken trafik kazasında can çekişerek kaybettiği köpeğini hatırlayarak bir akşam bizim olduğumuz yere 3000 usd ile bir not bırakıyor: "kendini güvenceye al". Hiçbir zaman o para ve notun nereden geldiğini bilemeyecek olmama üzülsem de o parayla bir evin bodrum katını kiralıyarak yeni bir sayfa açıyorum. Üstelik ev sahibim hayvansever biri. Sonrasında da her türlü yaralı, kayıp ve istenmeyen hayvanı kabul eden ilk hayvan barınağını açıyorum. Gerçekten önemli olan bir şey uğruna canınız çıkarcasına mücadele etmek, hayatınızı en umutsuz yerinden bambaşka birşeye taşıyabiliyor.

Hikayemdeki seçimlerimi başlarda duygusal şekilde yapıyorum ama hiçbir kapı beklediğimi getirmiyor. Ancak siz yine de okurken kendi hayatınızın içindeymiş gibi gerçekçi düşünüyorsunuz.  

İşte kitabın gizemi burada gerçekle, hayal arasında bir yerlerde.  



Şahane Hatalar - Heather McELHATTON, Tek Başlangıç Sayısız Farklı Son.