Powered By Blogger

30.01.2012

Kar ve Şiir




*Kar*ı ne kadar ozlemisiz meğer. Beyaz rengin verdigi huzur, işten&okuldan yırtma hissi, pencere önünde seyir, bir mutluluk bir huzur sonra biraz hüzün... Biraz anı geçmişe, biraz umut geleceğe dair...Hani o kdr güzel ki bu beyazlık (yolları,dısardaki canlıları, negatif yaşattıkları olmasa) arada bir isteğe bağlı yağdırabilsek, örtse herşeyi. Sonra kabuk soyar gibi kaldırsak, çamuru pisliği kalmadan temizlense. 





KAR YAĞIYOR
Lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı

düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor karanlıklara.
Kar yağıyor ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü koskocaman ışıklar...
Ve şehir kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.

Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.

Nâzım Hikmet RAN


KAR VE BEN
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?

Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!

Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;

Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.

CAHiT SITKI TARANCI


KAR
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...

Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.

Ahmet Muhip Dıranas






16.01.2012

Ofisteki Çıt Çıt Sesleri


Kara Pazartesi diyerek girilen ofiste henüz erken saatlerdi. Tesadüfen kağıt çöpüne doğru yol alırken nasıl göz göze geldim bilmiyorum ama gerçekten orada duruyordu öylece. Daha önce duyduğum ve garipsediğim o sesler, yapılan eyleme işaretti sonuçta. Kağıt çöpünün hemen bitişiğindeki bu minik parçaçık tam bir kanıttı ofis ortamında tırnak kesenlerin varlığına.



Farklı ofis alışkanlıklarımızın olması doğal elbet. Günümüzün 8-9 saatini geçirdiğimiz bu ortamda kendi özel işlerimizi de halledebilmek zorunda kalıyoruz çoğu zaman. Bilgisayarda halledilebilen işlerimizin haricinde eylemsel olarak yapılabilecek pek çok şey sayılabilir. Ancak tırnak kesmek çok itici değil mi gerçekten. Her tırnak iki çıttan kesilse yirmi kere çıt duymak tahammül sınırlarını zorlar mı? Bu işi tuvalette yapmak uygun olabilir de masada oturup çöpe isabet ettirme çabasıyla süreci tamamlamaya çalışmak (ki görüyoruz arada uçan olmuş) bu ve benzeri işleri yapmak için bulunduğun mevkiinin verdiği güvene dayanabilir mi? “Evet senle ilişkimiz sıkı sıkıya bağlı ama gerektiğinde tırnak keser gibi bir iki çıtla koparırım seni” der gibi belki de. Ya da tam tersi “umrumda değil hiçbir şey keserim allah allaaah!”



Etkilenme seviyelerimiz farklı elbette olaylardan. Ancak bu işlerin kabul edilebilir bir sınırı olduğunu unutmamak gerek.



Ofis sınırlarımızda karşılaştığımız pek çok manzara var: topuklu ayakkabının çıkardığı aşırı ses, masada oje sürülmesi ve kokuya gel durumu, aşırı kolonya sürme eğilimindeki personel, oda spreyi kıvamında buram buram kokma, oturunca pantolonun yukarı çıkması ile çorapla ten arası mesafe açıklığı, toplantı odalarının gereğinden fazla sıcak olması ile giderek azalan oksijen ve daraltı duygusu, hüpürterek çay&kahve içme alışkanlığı, özellikle yazın bacak bacak üstüne atınca üstteki bacağı bilekten kıvırarak ayakucunda masa altında ayakkabı sallamak, aşırı stres anında bas-çek kalem çıtlatmak, masa üzerinde en kokanından kahvaltı sofrası kurmak (3 zeytin-2 salam-kıymalı börek), üç dört kere dahili numarasını çaldırıp da cevap alınmasa bile çaldırmaya devam etmek...



Çalışma alanlarımız var. Ve bu alanlarda psikolojik ya da ihtiyaçlar doğrultusunda ofis alışkanlıklarımız. Etkili insanın yedi ofis alışkanlığında farklı sesleri arıyorum.