Powered By Blogger

14.08.2013


Midilli’de Yaz
Denizi, sahili, güneşi, dalga sesini her yerde severim aslında. Neresi olduğu fark etmez, o alana girince nefes alışım bile değişir. Kışın karanlığı, soğuğu ve grisinin ardından hayalini kurduğum yaz tatili için gün sayarken adalara yol alma fikrini benimsedim hızlıca. Son yıllarda popüler olması, gidenlerin olumlu dönüşleri ve avantajlı fiyatları ile aldığım önerilerle Yunan Adaları düşüncesine sarıldım ben de. O mu bu mu derken Midilli ile ilgili okuduklarımdan oraya karar vererek yer araştırmasına girdim. Ve bakın Midilli nasıl geçti, nasıl bir yerdi, nasıl hissettirdi….
 


Midilli’ye gidiş için vize gerekiyor öncelikle. Vize alacaksanız önceden gerekli evraklarınız ve vize ücreti ile Ayvalık’taki ilgili acentalardan destek alabilirsiniz. Direk Midilli limanına indiğinizde oradaki kontrol sırasında vize işleminizi tamamlatabilirsiniz. Ayvalık’tan Midilli feribotu için ister yaya ister arabalı olarak geçiş yapılabiliyor. Saatleri internetten takip edebilirsiniz. Yoğunluğa göre ek sefer durumu olabiliyormuş. Biletleri online olarak alırsanız indirimden de faydalanabilirsiniz.


Feribotlar oldukça ufak ama yeteri kadar da konforlu. Sadece alta yerleşen arabalar ve önce inip limandaki geçiş kuyruğunda ön sırada yer almaya çalışanlar sebebi ile arabalar ve insanlar güneşin altında birikebiliyor. 1.5-2 saate yakın süren yolculuğunuzda içerde yer bulmaya çalışın derim, dışarısı o kadar esiyor ki içerde olmak şans kesinlikle.  Limana yanaştığınızda elinizde çantanızla sıraya giriyorsunuz. Orada bir karışıklık oluyor. Vizesi olanlar, kapıda vize alacaklar, yabancı uyruklu vatandaşlar…. Bir anda bakıyorsunuz ki en önce inip kuyruğun en önündeyken yandan kaynayan “Türk aklı”  ile aslında kuyruğun sonunda konumlanmışsınız. Midilli çok büyük bir ada. Araba ya da motor gerekli. Ancak şans ki yoğunluktan bulmak imkansız. Zaten motorları da saatlik kiralamak istemiyorlar. Olsun hiç sorun değil, merkezde her yer yürüme mesafesi sayılır.


Konaklamak için AlkaiosRooms’u öneriyorum. Sahile, çarşıya bir sokak mesafede. Ağaçlarla dolu bahçesinde açık büfe kahvaltısı var. Bizim sofralara göre mini mini olsa da.  Ama keki de var sütü de… Gecelik kişi başı 20-25 Euro’ya kalınabilir.

Sahilde kafeleri, barları, pastaneleri ile cıvıl cıvıl Midilli. İçecek fiyatları oldukça uygun. Kocaman bardakta getirdikleri Frape 2 Euro, Greek Coffee 1.5 Euro ve alkollü içeceklerde 5-8 Euro arasında.

Akşam yemekleri için ise Kaldırimi Restaurant’ı kime sorsanız gösterirler. Adından da anlaşıldığı gibi sokakta 5-6 masası olan bir yer. Peynir kızartma, kabak çiçeği, şarap soslu ahtapot, Greek salata (Bildiğin söğüş domates, salatalık, soğan. Üzerinde koca dilim zeytinyağlı, kekikli peynir), kalamar ve Uzo ile keyifli bir masa yaratabilirsiniz. Servis hızlı önemli olan yer bulmak. Ancak sokağı dolduranların tamamı Türk neredeyse.




Yemek sonrasında sahilde cafelerin olduğu alanın hemen arkasında Asmalı Mescit tarzı hareketli bir sokak var. Gençlik ve müzik ile capcanlı.

Ama ben en güzel Frape ve en güzel şarkılar için Hacienda diyorum.
 










Merkezde kalınca deniz için gidilebilecek en güzel yer 20-25 dakika uzaklıktaki Baracuda Beach. Taksi ile gitmek isterseniz maximum 20 Euro gibi bir fiyat veriyorlar. Zeytinliklerin içinden inen yol ile sahile ulaşılıyor. Sahil komple çakıl. Giriş veya şezlonglar için ücret ödemenize gerek yok. Gün boyu orada takılıp, aynı yerde bir şeyler yiyip içebilirsiniz.
Eğer durgun ve berrak deniz sevenlerdenseniz burası işte aradığını yer diyebilirim.
 






Sadece merkezde konaklamak ve oralarda gezmek adaya haksızlık olur. Görülecek pek çok yer var çünkü. Vakit var ise mutlaka Molyvos’ta kalınmalı bir gece. Gün içinde birkaç kez yaklaşık 2 saat süren otobüsler kalkıyor otogardan. Yol oldukça virajlı olduğundan çok hızlı gidilmiyor. Genelde önce Petra’ya uğrayan otobüs en son Molyvos’ta duruyor. Petra sahili ve denizi ile en çok tercih edilen bölge. Gitmeden burası beni heyecanlandırmıştı ama Molyvos’a giderken otobüsten görmek yetti açıkçası. Buranın tercih edilebilecek en iyi özelliği geniş ve kum plajı olması sanırım.

Tepede kocaman kalesi, dar sokakları, arnavut kaldırımlı yokuşları, önlerinde ahtapotların sallandığı balıkçı restoranlarıyla süslenmiş küçük bir liman, bir sahil kasabası Molyvos.  Konaklama için Sea Horse Hotel, Sea Melody Hotel tavsiye edilir. Fiyatlar kişi başı 20-35 Euro aralığında. Liman ile plajlar arasında arnavut kaldırımlı dik bir yokuş var. Gündüz nasıl ki güneşte burada yürünmüyorsa, gece de insanların akınından yürünmüyor. Genelde Günlük 20-30 Euro’ya motor kiralanıyor burada.  Deniz için sahilde konumlanan otellerin sahilini kullanabilirsiniz. Hotel Olive Press, Molyvos Hotel olabilir. Deniz yine çakıl. Hatta mecburen denizin içine parmak arası terliklerimle girip, sonra rüzgardan kıyıya fırlatamadığım için denizin içinde kendime yastık yaptım onları :) Öğleden sonra dalgalanan deniz girilmeyi değil de izlenmeyi hak etti ancak günün devamında.


Molyvos’ta akşam yemeği için limandaki Kismet Restaurant’a gidebilirsiniz. Deniz ürünleri ağırlıklı menüsünde pek çok seçenek var. Gecenin sonunda sahibi masanıza “karpuzi” gönderip bir sandalye çekiyor ve yanınıza oturup hesabı tek tek toplayıp söylüyor. Gecenin devamı için yokuşta barlarda takılıp en son ise Congas Beach Bar’a gidebilirsiniz. Hatta en son güneşin doğuşunu hemen sahildeki sezlonglarda karşılayabilirsiniz.
 
Tatiller iyi de dönüşlerde basan hüzün olmasa. Feribot dönüşünde adaya bakıyorsun denizin köpükleri eşliğinde. Kalanlar yaşamlarına devam ederken sen ziyaret süreni doldurup yaşadığın güzellikleri düşünüyorsun.

Alışkın olduğumuz manzalar ile dolu bir ada olsa da insanları ve alışkanlıkları ile görülmesi gereken bir ada bence. Ve Midilli’de yazı hisseder ve yazı yaşarsınız şüphesiz.
 
 

 

17.07.2013

 
#hergünebirmotto'lardan...
 
Twitter'da takip ettiğim #hergünebirmotto'dan son zamanlarda beğendiklerimi toparlayıp, PPP klasörümde topluyordum. Seçtiklerimi paylaşmak istedim çünkü hepimize ait mottolar o kadar güzel hazırlanmış ki...